Doğumu ve Hayatı
Yunus Emre’nin doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte 1238–1240 yılları arasında doğduğu ve 1320–1321 yıllarında öldüğü kabul edilmektedir. Anadolu’nun birçok bölgesi doğum yeri olarak gösterilse de en güçlü rivayet, Eskişehir’in Sivrihisar ilçesine bağlı Sarıköy’dür. Hayatı hakkında bilgiler, genellikle menkıbelere ve şiirlerine dayanmaktadır.
Tasavvufi Eğitimi ve Ahilikle İlişkisi
Yunus Emre’nin Taptuk Emre’nin dervişi olduğu ve ondan tasavvufi eğitim aldığı bilinmektedir. Bu dönemde Ahilik teşkilatının ve Anadolu'daki Mevlevi, Bektaşi gibi tasavvufi yolların etkisiyle derin bir manevî gelişim gösterdi. Taptuk Emre dergâhında geçirdiği yıllar, onun gönül dünyasını ve şiir anlayışını şekillendirmiştir.
Edebi Kişiliği ve Şiirleri
Yunus Emre’nin dili son derece sade ve halkın anlayabileceği şekildedir. Arapça ve Farsçanın edebiyatta egemen olduğu bir dönemde Türkçeye önem vermesi onu öncü bir halk şairi yapmıştır. Şiirlerinde insan sevgisi, barış, tevazu, ölüm ve Allah’a duyulan derin aşk ana temaları oluşturur. “Risaletü’n-Nushiyye” adlı manzum eseri, onun öğretici yönünü ortaya koyar.
Felsefesi ve Tasavvufi Düşüncesi
Yunus Emre’nin tasavvufi düşüncesinde Mevlana Celaleddin Rumi’nin etkileri görülür; ancak o, düşüncelerini halk diliyle ifade ederek daha geniş kitlelere ulaştırmıştır. Ona göre, en büyük ibadet insanı sevmektir:
"Yaratılanı hoş gör, Yaratan’dan ötürü"
anlayışı onun tasavvufunun temelidir.
Ölümü ve Mirası
Yunus Emre’nin mezarı konusunda Eskişehir, Karaman, Aksaray, Manisa, Erzurum gibi birçok şehir iddiada bulunmuştur. Ancak onun manevi mirası Anadolu’yu aşıp tüm dünyaya ulaşmıştır. 1991 yılı, UNESCO tarafından “Yunus Emre Yılı” ilan edilmiştir. Şiirleri hâlâ ders kitaplarında, ilahilerde ve halk şiirlerinde yaşamakta; Yunus Emre, barışın ve insan sevgisinin simgesi olmaya devam etmektedir.